SIRADAN BİRİNİN SIRADIŞI ÖYKÜSÜ
Yıl bin dokuz yüz yüz , aylardan yüz, mevsimlerden güz, günlerden gündüz, o zaman buralar dümdüz. Trabzon’un Çaykara ilçesinde hiç duyulmamış bir ses işitilir.”bebek cıyaklaması” bu cıyaklamayı diğerlerinden ayıran özellik polifonik tarzda olmasıydı.
Bu olaydan sonra bazı hadiseler cereyan etti. O güne kadar sigarası sönmeyen Rüstem amcanın sigarası sönmüş. İki metre kar olmasına rağmen çiçekler açmış. Fadime teyzenin 100 gram süt vermeyen ineğinin memeleri vanası bozuk bir musluk akmaya başlamıştır. İşte o an Caner’in doğduğu andı.
Doğumundan iki gün sonra yürümeyi, bu olaydan iki saniye sonra konuşmayı öğrendi. Daha o yaşta gururuna yediremeyip bezini atmış. Dedesinden kalma çifteyi kuşanarak avcılığa başlamıştır.
İlk okula Çaykara sebi sübyan mektebinde başlar. Birinci sınıfta yaşıtları bir ile biri toplamaktan aciz kalırken ve altlarına kaçırırken. O toplama ile çıkarmanın, bölme ile çarpmanın, özne ile yüklemin , x ile y nin ,Leyla ile mecnun’un on iki ciltlik kitabını yazmıştı.
Bu hayret verici olaylar karşısında öğretmenleri küçük dillerini yutarken küçük Caner okuyup ezberlediği yirmi ciltlik sağlık-tıp kitabı ile onları kurtarır.
Yıllar çabuk geçer. Şimdi yağız bir delikanlı olmuştur. Liseyi ve üniversiteyi üç gün üç saat üç sn de bitirir. Büyük şehre gitme zamanı gelmiştir.
Çaykara-Ankara yolu arası bir boz eşeğe atlayarak İstanbul yolunu tutar. Hiçbir zaman geldiği yeri unutmaz ve başarılar üst üste gelir… üniversite’de;profesörlüğe başlar.
Şu fani hayatta onu yapayalnız bırakan küçük kaplumbağası bülentcan’ı hiç unutmaz. Ve kendisini vişne suyuna vurur. Çok yıpranmıştır. Bazı günler muzlu sütte içemez olur. Hatta her sabah içtiği işkembe çorbasını bile bırakır. Bu kötü talihi arkadaşının ona hediye ettiği kaplumbağa ile son bulur. Daha genç ve daha hızlı yürüyor olur. Eskisini unututur.
Siyasete atılma zamanı gelmiştir.tüm bürokrat, milletvekili, bakanlık, başbakanlık,cumhurbaşkanlığı koltuklarını tek tek yıpratır. Bu süre içinde pek çok siyaset adamı yetiştirir. Demirel ,Ecevit, Tayip gibi birçok örnek vermek mümkündür.
Bu büyük maddi ve manevi birikimini hep halka harcar. Okul, köprü, hastane, fabrika, tuvalet… falan filan hiçbir zaman kendini düşünmez.
Şimdi hayatının son dönemlerini yaşamaktadır. Onun şefkate ve tatile ihtiyacı vardır. Tabi ki en iyi yer ise ÇAYKARA’DIR!